Jack Dorsey, Noah Glass ve Evan Williams ile beraber Twitter’ın dört kurucusundan biri olan Biz Stone, politik sulara girmemeyi tercih eden bir adam. Türkiye’deki Twitter yasağı gibi konuları ‘es’ geçerken, dünyadaki değişimin aslan payını sokaktakilere bırakıyor ve kurduğu platformun sadece bir araç olduğunu söylüyor. Onunla, muhtemelen bugüne kadar yazılmış en mütevazı ‘nasıl başardım’ kitabı ‘Küçük Mavi Kuş Dedi Ki’ üzerine konuştuk. Dünyayı değiştiren beyni anlamaya çalıştık.
Kitaba göre Silikon Vadisi’nin en iyi, en naif, en tatlı adamı sizsiniz. Zor iş değil mi orada bu kadar ‘temiz’ kalmak?
- İnsanlara nazik davranmak, yardım etmek içinizden geliyorsa, hoşunuza da gidiyorsa iyi biri olmak inanın zor değil. Teknoloji dünyayı ne kadar değiştirse de şu kuralı değiştiremiyor: İyilik yap, iyilik bul.
Kitapta kuruluş esnasında dönen tartışmalar, kazık atmalar yok. Neden? Bilinçli mi?
- Kitap, tamamen benim maceram ve benim yaşadıklarım üzerine kurulu. Kimseyle röportaj yapmadım, kimseden görüş almadım. Ve ortaya bu tatta bir kitap çıktı. Hiçbir zaman Twitter’ın CEO’su olmak istemedim. Sadece ortaya daha iyi bir ürün çıkarmakla ilgilendim.
İntikam yok, böbürlenme yok, hırs yok. Neden yazdınız peki bu kitabı?
- Yaratıcılığa övgü kitabı bu. Hayatımdaki ve Twitter’daki problemleri nasıl çözdüğümü paylaşmak için yazdım. İnsanlara umut versin, motive etsin istedim.
Kitapta Mark Zuckerberg de var. Tanıştığınız toplantı biraz garipmiş...
- ‘Garip’ kelimesi bile hafif kaldı şimdi!
Ne olmuştu?
- Facebook merkeze ‘tanışma toplantısına’ gitmiştik. Henüz masaya oturmadan Mark’a “Kapıyı kapatayım mı yoksa açık mı kalsın?” diye sordum. Cevabı “Evet” oldu. Kafam karıştı. Tekrar sordum: “Anlamadım. Kapatayım mı kapatmayayım mı?” Cevabı değişmedi: “Evet!”
Sonuç?
- Kapıyı aralık bıraktım...
Zuckerberg, Silikon Vadisi’ndeki anlaşamadığınız tek kişi olabilir mi?
- Kişiliğimiz farklı. Mark, lider ruhlu biri. İşine gücüne, hayatına ‘konsantre’ bir adam. Bense sürekli espriler yaparak en ciddi toplantıları bile tuhaf durumlara sokabilen bir tipim. Duygusal olarak hayattaki duruşlarımız zıt.
Türkiye, Twitter’ıı en çok kullanıldığı ülkelerin başında geliyor. Türkiye için özel bir stratejiniz var mı?
- Hiç bir ülke ya da bölge için farklı bir pazarlama ya da taktik uygulanmaz Twitter ofisinde. Sosyal medya, insanlığın ortak paydası. Dünyanın yeni ortak dili. Bu yüzden her bölgeye farklı bir tasarım ya da ayrı bir uygulama işin ruhuna ters.
Özellikle ‘Arap Baharı’ndan sonra Twitter politik bir misyon da edindi. Yaratıcısı olduğunuz uygulama, dünyada tüm taşların yerinden oynamasını sağlıyor... Ego tavan yapmaz mı?
- Twitter, ülkesine değişiklik getirmek isteyen cesur erkeklerin, kadınların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri ve birbirleriyle iletişim kurup organize olabilecekleri bir araç. Tüm devrimler o bölgedeki insanların başarısı. Dünyadaki tüm değişimlerde sadece iletişim aracı olarak Twitter kullanıldı diye kendimize pay çıkarmak, şuursuzluk olurdu.
Bir an olsun bile “Vay be! Dünyayı değiştiriyoruz!” tribine girmedi mi kimse?
- O zaman, dünyanın dört bir yanından röportaj teklifi yağdı. Hepsini reddettim. Sırf benim yarattığım bir model doğru zamanda doğru yerde kullanılıp amaca ulaşıldı diye kalkıp da kahramanlık yapacak değildim. Gerçek kahramanları sokaktaydı. Tüm manşetler, televizyon ekranları onların olmalıydı.
DÜNYANIN İLK TWEET’İ
Elbette kurucu çetenin lideri Jack Dorsey’den: Şu anda Twitter’ımı ayarlıyorum
Küçük Mavi Kuş Dedi Ki
CEO Plus
200 sayfa
(hürriyet.com.tr)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder